Bir Yaz günü anısı….!!!!
UZAKLARA SELAAM…
Saman sarısı, pırıl pırıl, Güneş ışınlarının etkisinin azaldığı ve günün akşama yüz tuttuğu, dingin ve kendince bir Yaz Akşam üstünü ilçemiz geride bırakırken, YENİŞEHİR de Kırlangıç karası bir akşama hazırlanmakta..
Benimse az ötemde yıkılmaya yüz tutmuş; kendinden umudu kesmiş, kaderine terk edilmiş bir canlı görüntüsü veren, iki katlı YENİŞEHİR evlerinden birinin saçağındaki Serçe kuşu telaşlı, bir o kadar da umarsızca yuvasındaki yavrularını beslemekle meşgul…
Köşe başında, yıllardır var olan Sokak Çeşmesinden kan ter içinde, üzerlerindeki giysilerin tozuna toprağına aldırmadan YENİŞEHİR’in çocukları olmanın güven ve rahatlığıyla, terlerini umursamadan; kana kana su içebilmek için, musluğu paylaşma telaşı içindeydi.
O an yanımdan geçmekte olan KOMŞU ANNE ile selamlaşıp el öpüp, hal hatır ettikten sonra, Dingin ve Huzurlu bir akşamüstüne uyumlu; yürümekteyim ağıır ağııır. Yürümekteyim ve üzerine bastığım beton zemin altında; ezilmişliğin iniltisini hisseder gibi oluyorum irkiliyorum.
Hemen o an aklıma düşüveriyor, çok eskiden KÜTAHYA’lı yol ustalarının, yuvarlak dere taşından, maharet ve incelik örneği; her yağmurdan sonra yıkanmış yüzleriyle bizlere gülümseyen “Arnavut Kaldırımlı Sokaklar” ve gençliğim geliyor aklıma.. Kimimizin ilk çocukluk yılları, kimilerimizin gençlik yıllarına rastlayan, ne yazık ki günümüz gençlerinin ve çocuklarımızın göremediği; farkında ve ayırdın da olamadığı Arnavut Kaldırımlı Sokaklarımız ve bugünkü YAZ sıcağı gibi o günlerin YÜREĞİ SICAK, HOŞ SOHBET, HOŞGÖRÜLÜ, BÜYÜKLERİ, B Ü Y Ü K L E R İ M İ Z. SAYGILARIMLA…
2009 Yılında bir Yaz günü anısı…
Küsme öksüzlüğüne
Dön şehrine
Virane evlerin kuytusunda
Çocukluğun bekler seni
Adımların geçmişe dökülür
Alır yalnızlığını anılar
Örter öksüzlüğünü
Yolunu gözler sokaklar
Ben gelişinizi özlerim..
Yukarıdaki muhteşem yazı Necip Kahraman abimin yüreğinden kağıda döküleler duyguları sizinle paylaşmak istedim.
Sen ne güzel bir insansın be Necip abi. Ne güzel yüreğin var senin duygu dolu. Ne güzel özlemlerin var. Ne güzel anıların var be abi senin. Gecenin bir yarısı öyle hüzünlendirdin ki beni. Öyle anılara daldırdın ki sana yürek dolusu teşekkür ediyorum.
Ah be abim o günlerimize 1 günlüğüne geri dönebilsek nelerimi feda etmezdim. Kurşunlu hanın orada büyüklerimizin futbol oynadığı ve bizim büyük bir hayranlıkla izlediğimiz o günler.
Babasultan Parkında yaşadığımız ilk ve tertemiz aşklar.
Santral Parkın içinde bulunan açık sinemada izlediğimiz aşk filmleri. Yine santral parkta Sebahattin abinin demlediği çayın tadı.
Buram buram masumiyet kokan Arnavut kaldırımlı sokaklardaki gençlik gezmeleri. Yavuklularımızı bir kere görebilme uğruna ayaklarımıza kara sular inene kadar yaptığımız voltalar.
Biz meğer ne şanslı bir gençlik yaşamışız da o zamanlar kıymetini bilememişiz. O zamanlardaki yokluk içindeki çoklukların kıymetini bilememişiz. Eski Yenişehir evlerinde bir gün baykuşlar tüneyecek deselerdi kim inanırdı be abim.
Bu gün girmeye korktuğumuz o güzel sokaklarda ne güzel anılarımız var bir düşünsene. Bu gün gezmeye çıksak o güzel sokaklara o güzel evler bizim yüzümüze tükürmez mi?
Komşu annelerimizin verdiği o mis gibi kokan salçalı ekmeklerin tadını bir daha alamamak ne kötü düşünsene.
Amca Restaurant, Kabak Hasan, Kölek amca…
Ah be abi nerede kaldı bizim ağız tadımız. Nerede kaldı insanlığımız, nerede kaldı tertemiz sevgilerimiz, nerede kaldı paylaşımlarımız, dürüstlüklerimiz, masumiyetimiz. Nerede kaldı abi?
Sen ne güzel bir insansın be Necip Abi. Gözünü seveyim bir gece takılalım, eskiyi konuşalım, dertlenelim, türkü söyleyelim, ağlayalım, gülelim. Ama hep eskileri konuşalım. Bir günlüğüne olsa çıkartalım teknolojiyi hayatımızdan. Bizim gibi bu günlere özlem duyanlarla bir araya gelelim. Beklentisiz, çıkarsız, özlemlerimizi konuşalım sadece.
Var mısın Necip Abicim… Ne zaman dersen ertelemeden yapalım bunu lütfen…






